Sevgili dostlar, nerde tipsiz, gudubet herif varsa sizlerle paylaşmaya and içmişiz gibi çalışmaya devam ediyoruz. Bu bağlamda Battalboy'un ikinci bölümüyle karşınızdayız.
Önceki bölümde, ailesiyle piknik yaparken gördüğümüz kapıcı Ekber Dayı'mız, bazı badireler sonucu eline geçen gazeteden, belediyenin düzenlediği bir yarışmadan haberdar oluyordu. Bu bölümde o kutlu yarışa şahit olacağız. Yiğitler vuruşacak, yürekler titreyecek, kan, ter ve gözyaşı dolu bu mücadelede bakalım kim kimin bileğini bükecek.
Bir yarış ki, bilmeyenler sual etti... neden koştular, sanki gül bahçesine koşar gibi?...
"Biz bilmeyiz, bilenlerden olmak isteriz" diyenler buyursun maceraya.
Hitsumo'nun önerisiyle birinci sayıyı güncelledik. Kendisine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Sevgili Bilibilililer, yurttaşlarım; Dünyanın farklı yerlerinden birçok kıymetli sanatçının eserlerini gerek çevirerek, gerekse düzenleyerek elimizden geldiğince sizlere sunmaya çalışıyoruz (belki bu konuda biraz fazla pimpirikli ve tembel olabiliriz ama şimdi konumuz o değil). Ama bir yandan da kendi ürettiğimiz işler de olsun, yarınlara özümüzden bir hoşluk, seda kalsın istiyoruz. Öyle yani, şimdi bu konuyu bence güzel bağladım. Burdan kaptırıyorum. 😀
Lenard ve Mandos olarak birlikte ilk çizgi hikâyemizi yaptığımızda bize bir "bu iş oluyor galiba yahu" hissi geldi. Daha sonrasında da bir kaç hikâye daha çizdik ama ilk göz ağrısı mıdır artık nedir, ayrı bir sevdik "pireler uçuşurken" adlı hikâyeyi. Ve devamını getirmeye heveslendik. Başta yine 2-3 sayfalık bir şey yaparız diyorduk ama coştuk bi kere. Köyden gelen balı cevizi yedikçe adeta şahlandık, aklımızı çıldırdık ve ortaya uzun bir hikâye tasarısı çıktı. Başta güzel gitse de ilerledikçe ne kadar zor bir işe soyunduğumuzun farkına vardık tabii ve fabrika ayarlarımıza geri döndük. Zaten o müddette bal ceviz de bitmişti. Bu durumda en mantıklı çözümün hikâyeyi parça parça yayınlamak olduğuna karar verdik. Hem böylece görüşlerinizi, fikirlerinizi belirtirseniz ilerlediğimiz yolu daha sağlıklı görebilme imkânı da doğmuş olacaktır. Saygı ve sevgilerimizle, keyifli okumalar dileriz.
Sevgili Bilibilililer, yurttaşlarım; Dünyanın farklı yerlerinden birçok kıymetli sanatçının eserlerini gerek çevirerek, gerekse düzenleyerek elimizden geldiğince sizlere sunmaya çalışıyoruz (belki bu konuda biraz fazla pimpirikli ve tembel olabiliriz ama şimdi konumuz o değil). Ama bir yandan da kendi ürettiğimiz işler de olsun, yarınlara özümüzden bir hoşluk, seda kalsın istiyoruz. Öyle yani, şimdi bu konuyu bence güzel bağladım. Burdan kaptırıyorum. 😀
