21. yüzyıla girdiğimiz şu sıralarda, bilim ve felsefe bir yol ayrımına
gelmiş görünüyor. Bilim ve teknolojinin 20. yüzyılda kaydettiği eşsiz başarılar
bir yandan gezegenimizin karşı karşıya bulunduğu bütün sorunların çözümü için
muazzam bir potansiyel sunarken diğer yandan da onun toptan imhası için bir
tehdit oluşturuyor. İnsanlığa çok daha sağlıklı bir yaşam olanağı sunan genetikteki
çarpıcı gelişmeler, en karanlık ırkçı ve ayrımcı düşüncelere dayanak
yapılabilmektedir. Maddenin derinliklerindeki muazzam enerjinin keşfedilmesi de
aynı sonucu doğurdu. Bu enerji uygun biçimler altında insanlığa büyük bir refah
getirebilecekken, nükleer bombalar ve mevcut nükleer santraller biçiminde bir
karabasan olarak karşımıza dikilmiştir.
Öte yandan özellikle teorik fizik ve kozmoloji alanında bir mistisizme
kayma eğilimi görüyoruz. Sözde evrenin doğuşunu açıklayan "Büyük
Patlama" teorisi gibi teoriler bir Yaratıcının varlığını kanıtlamak için
kullanılıyor. Bilim yüzyıllardır ilk kez dinsel gericiliğe inandırıcılık
kazandırma işine koşuluyor. Yine de bu, hikayenin yalnızca bir yanı.
Giderek artan sayıda bilimci eski bakış açısından hoşnutsuz hale geliyor.
Kaos ve Karmaşıklık teorisinin hızlı yükselişi, son yıllarda bilimdeki en
önemli gelişmelerden biridir. Bu yeni eğilimin dile getirdiği materyalizmin
teorilerine şaşırtıcı ölçüde benzemektedir.
Bu eserin önemli bir kısmı, Marksist felsefeyle yeni teoriler arasındaki
ilişkinin araştırılmasına ayrılmış bulunuyor. Acaba bu karşılaşma bilimin
yönteminde yeni ve heyecan verici bir atılıma temel sağlayacak mı?
✅ Epub orijinal kitaba
göre yeniden düzenlenmiştir.
|
Zaten bilimin çıkmazları ve felsefenin açmazları birşeylerin ters gittiğinin işaretiydi uzun süredir. Bunun sosyolojik yansıması toplumsal çözülme, apolitik şiddet terörizm sapkınlığı vb. biçimlerinde kendini gösteriyordu. Bu bozulmadan bir çıkış yolu gerekliliği çok açık. Olmadığı takdirde yerküreyi fütursuzca işgal, talan ve tahrip eden insanoğlunu pesimist postapokaliptik filmleri çok aratacak bir gelecek bekliyor.
YanıtlaSilİnsanlığın tarım toplumuna geçişini çocukluk devirleri olarak varsayarsak, şu anki haline de iri sivilceli bir ergen diyebiliriz. Dünya Anne diyor ki: “Evladım etrafı mahvediyorsun!” Sivilceli: “Boğaneee yaa…” Dünya anne diyor ki: “Evladım toprağı, suyu, havayı kirletiyorsun. Aç kalıcan!” İri Sivilceli: “Boğannee yaa…”
SilMaalesef ben ışık görmüyorum. Felsefe boş lakırdıya, bilim teknolojiye yenik düştü. Kozmoloji alanından bakarsak, Büyük Patlama kuramı dogmaya dönüştü. Nedeni ise basit; insanlığın alışkanlıklarına ters düşmüyor. Evreni, zamanı kendi hayatımızdan yola çıkarak düşünüyoruz. Biz ölüyorsak evren niye ölmesine varıyoruz. Bütün o çetrefilli matematiksel kuramların ardında, kendi yaşamlarımızın yansıması var. Böylelikle dini dogmalara da ters düşmüyoruz. Alan memnun satan memnun. Dünya Anne’ye atar yapa yapa nereye kadar gidicez görücez bakalım. Postapokaliptik filmleri çok arayacağız maalesef.