0

Donald Amca - Yılbaşı Öyküleri 5

 

Mutlu Seneler...




2

Donald Amca - Ayı Dağı'nda Noel

Link

Bu öykü, artık dünya çapında bir çizgi roman ikonu haline gelmiş Varyemez McVak'ın (Scrooge McDuck) ilk kez ortaya çıktığı öykü olma özelliği, ve "Varyemez Amca'nın Hayatı ve Serüvenleri" dizisiyle (Orijinal seride 12.bölüm olan "Dünyanın En Zengin Ördeği"yle) doğrudan bağlantısı sebebiyle, hakkında birkaç kelam edilmeyi hak ediyor.

Varyemez Amca'nın ortaya çıkışı ilk bakışta pek umut verici değildi. 1947 yılında, Carl Barks'tan bir Noel hikayesi hazırlaması istendiğinde, hiç de şaşırtıcı olmayan biçimde Charles Dickens'ın "Bir Noel Şarkısı" adlı kitabının baş karakteri, varlıklı ve cimri Ebenezer Scrooge'u düşünmüştü. Basıldığı yıl 1843'ten beri popülerliğini korumuş, en bilinen Noel öykülerinden biri olan, hatta belli başlı gelenekleri başlatan eser defalarca kez sinemaya, beyaz ekrana, sahneye, radyo oyunlarına, çizgi filme ve çizgi romana uyarlanmıştır. Yani Barks'ın bir Noel hikayesi için Scrooge karakterini seçme kararı ne orijinal ne de şaşırtıcıydı. Bunda ana etmenlerden biri, Barks'ın Varyemez'i sadece bu Noel hikayesinde kullanma niyeti, tekrarlanan bir karaktere dönüşeceğini beklemiyor oluşuydu. O yüzden, karakterinin adını fazla düşünmeden Ebenezer Scrooge'un Scrooge'undan, ya da tasarımını 1943'de gösterime giren 2.dünya savaşı propagandası amacıyla yapılmış "The Spirit of 43" adlı kısa animasyonda görünen isimsiz bir ördekten ödünç almakta sakınca görmemişti. 1962 yılında verdiği bir röportajda Barks şöyle anlatıyor; "Hikayem için zengin bir amcaya ihtiyacım vardı. Donald'ın geçirdiği bir Noel'le ilgili olacaktı ve dağlarda bir ayıya bulaştığını düşündüm. Birinin gideceği dağ kulübesinin sahibi olması gerekiyordu, ben de bunun üzerine Varyemez Amca'yı icat ettim." 

1975 yılında verdiği bir röportajda bu konuyu biraz daha açmıştır: "Bir Noel hikayesi bulmam gerekiyordu ve bir şekilde insan ister istemez Dickens'ın ünlü Scrooge hikayesine geri dönüyor, çünkü Noel ile birlikte gelen şeylerin bazıları, çanların çalınması ve ilahilerin söylenmesi gibi, o eski klasiğinin tekrarıdır. Böylece yaşlı ve zengin bir amcayı düşünmeye başladım ve hikaye yavaş yavaş gelişmeye devam etti... Bu şeylerin nereden geldiğini söyleyemem. Çözülmesi gereken bir durum var, ve bir şekilde tüm parçalar bir yerden aklıma gelmeye başlıyor, ben de onları bir araya getiriyorum. Çok geçmeden, ördeklerin Noel'de zengin amcalarından Ayı Dağı'ndaki kulübesini kullanmak için izin almalarını anlatan bir hikaye uydurdum. Elbette bu, zengin amcanın bunu yapmak için bir nedeni olması gerektiği anlamına geliyordu, böylece Donald'ın gerçekten cesur bir ördek olup olmadığını öğrenmek istediği düşüncesini ortaya attım ve bu da Donald'ın cesaretini test etmesi durumuna yol açtı. Hikayeler böyle gelişiyor. Bir hikayeye girmesi gereken bir sürü şey var ve ben de bunlara en iyi uyan şakaları bulmak için etrafta dolaşıp duruyorum. Bu bir gömleğin parçalarını birleştirmek gibi."

Bu yüzden Varyemez, başlangıçta bugün bildiğimiz çoğu özelliğini taşımıyordu. Bir nevi, Donald'ın antitezi gibiydi. "Sıkıcı küçük evinde" Noel'in gelmesini bekleyen, ne hediye ne de yemek alacak parası kalmamış Donald'a karşılık "devasa malikanesinde" Noel'in geçmesini bekleyen, yapayalnız ve zengin bir adam. Yürümek için bastonuna gerçekten ihtiyaç duyan, oldukça yaşlı görünüme sahip biri. Ama belli ki Barks'ın aklında Dickens'ın Ebenezer'ına ek olarak Orson Welles'in Charles Foster Kane'i de vardı - şatosu Xanadu'ya yerleşmiş ve oturduğu yerden işlerini yürüten, kendisini derin bir hayal kırıklığına uğratan dünyaya duyduğu öfkeyle inzivaya çekilmiş yaşlı Kane. Para havuzunda akrobatik hareketlerle yüzen o enerjik, daha dost canlısı ve maceracı ruhlu Varyemez'den oldukça uzak. Yine de, hikayenin sonunda Barks'ın Varyemez'inde bir şeyler uyanmış gibidir. Buna bir yanlış anlaşılma sebebiyet verse de, gözünü eğlenceye ve macera olasılıklarına açar. Ruhunda ve adımlarında artık canlılık vardır. Efsanenin geleceğine dair beklenmedik bir vaat görürüz.

Bir Not: "Ayı Dağı'nda Noel" başlığı, Rus besteci Modest Mussorgsky'nin 1867'de tamamladığı "Çıplak Dağda Gece" adlı müzik parçasının bir varyasyonudur. 1940 yapımı Walt Disney klasiği "Fantasia" filminde kullanıldıktan sonra geniş kitlelerce bilinirliği artmıştır.

2

Varyemez Amca - En Güvenilir Kasa

Tadımlık bir Varyemez hikayesi. 
Keyifli okumalar dileriz...
3

Donald Amca - Yılbaşı Öyküleri 4


Bilibililer, geç de olsa iyi yıllar diler...

Eved Diler...

1

Varyemez Amca'nın Hayatı ve Serüvenleri - Bölüm 8.4 - Beyaz Istırap Deresi'nin Tutsağı

Don Rosa Anlatıyor;

Büyürken en sevdiğim Varyemez maceralarından biri, 1953 tarihli o eski "Klondike'a Dönüş" hikayesiydi (Uncle Scrooge Four Color 456). Hikaye, Varyemez'in yarım asır önce, Yukon altına hücumu sırasında tanıştığı bir salon kızıyla günümüzde tekrar buluşmasını konu ediniyordu. Bu "Işıldayan Goldie" adlı kız, anlaşılan onda uzun yaşamı boyunca tanıştığı herkesten çok daha büyük bir etki bırakmıştı. Hikaye müthişti, ama... bir şeylerin eksik olduğunu fark etmiş miydim?
5

Donald Amca - Yılbaşı Öyküleri 3

Bilibililer, iyi yıllar diler...

Diğer Çeşitlerimiz ...👇

2

Varyemez Amcanın Hayatı ve Serüvenleri - Bölüm 8 - Klondike'ın Kralı

Don Rosa anlatıyor:

Bu bölüm için ilk başlığım “Beyaz Istırap Deresi’nin Zümdrüdüankası”ydı, ancak daha sonra bunu “Beyaz Istırap Deresi’nin Argonot’u” olarak değiştirdim, Avrupalı editörlere dağıtıldığı başlık budur. “Klondike’ın Kralı”, Amerikan baskıları için istediğim fonetik başlıktı.

Bu öykü, Şekspiryen bir ifadeyle Varyemez Amca’nın Hayatı ve Serüvenleri serisinin “doruk noktası”dır (tabii üniversitedeki İngiliz edebiyatı dersimden doğru hatırlıyorsam). Hikâyenin sonu olmasa da Varyemez’in hayatının dönüm noktasını oluşturuyor. Edebi terminolojiye bağlı kalırsak, önceki bölümler “yükselen eylem”di. Ve Varyemez, servete sahip olmanın onu elde etmek kadar önemli olmadığını anlamaya başladığında, diğer bölümler “düşen eylem”i temsil edecek.


Çeviri: Lenard - Kontrol: SToktan - Balonlama: Mandos


Barks meraklıları, eminim bu hikâyenin temellerinin nereye dayandığı hemen anlayacaktır. Goldie O’Gilt, 1953 tarihli Uncle Scrooge Four Color’ın 456. sayısındaki tüm zamanların klasiği “Klondike’a Dönüş” hikayesinden geliyor. Ve Soapy Slick, Barks’ın 1965 tarihli Uncle Scrooge’un 59. sayısında yayınlanan “Kuzey Yukon” hikayesinden alındı. Burada Soapy’nin —1896’dan beri aylık %100 faizli— o eski krediyi nasıl tahsil etmeye çalıştığı anlatılıyordu— Varyemez’in krediyi geri ödediğini kanıtlayan makbuzu göstermesine dek.

Geri kalan detaylar, şimdiye dek olduğu gibi, tarihin gerçeklerine dayanmakta. Yerler ve olaylar mümkün olduğunca aslına uygun resmedildi. Ve evet, Wyatt Earp altına hücum sırasında Nome’daki “Dexter Saloon”u satın alıp işletmişti. Ayrıca, Klondike altın arayıcılığı hakkında bazı okuyucuların bildiğinden (ya da bilmek isteyeceğinden) biraz daha fazlasını anlatmaya çalıştım. Yine de tarih meraklılarının kasten yapılmış iki yanlışlık için beni bağışlayacağını umuyorum. Klondike’a giden yol, Beyaz Geçit üzerindeki Skagway kasabasından ya da Chilkoot Geçidi üzerindeki Dyea kasabasından geçiyordu. Ama Dyea’yı veya Beyaz Geçit’i kaç kişi duymuştur? Bu yüzden karıştırıp eşleştirdim. Yukon efsaneleri kadar bilindik Skagway’i bu hikâyeye dahil etmem gerekiyordu. Bu da bizi ikinci kasıtlı yanlışlığa getirdi: Hayal kırıklığı yaratan gerçek şu ki, Kuzey Amerika’nın kanunsuz, suçla dolu cinayet başkenti, Amerikan kasabası olan Skagway’di. Kuzeybatı Atlı Polisi’nin kanunu ve düzeni koruduğu huzurlu Kanada kasabası Dawson Şehri değil.

Bu hikâye, Varyemez’in şimdiye kadar aradığı servete neden hiç ulaşamadığını açıklıyor. Bundan önceki atılımları, bu noktaya ulaşmak için ödediği bedellerdi. Geçmişteki maceralarının her biri ona çalışma ve azim (ve insanlar!) hakkında dersler verdi ve bütün bunlar, sadece çalışkanlığı, ısrarı ve tecrübesiyle sonunda zengin olacağı o ana hazırlıktı. (Ve sözde “Uğurlu” paranın herhangi bir yardımı olmadan, teşekkür ederim.) Bu hikayedeki Varyemez, hayatının zirvesindeki Varyemez’dir—bir efsaneye dönüştüğü zaman!

Ancak, amaçladığım şey, hikâye ilk yayınlandığında bazı Avrupalı okuyucuları rahatsız etmişe benziyordu. Gayet anlaşılır biçimde, Avrupalı çizgi roman hayranları, Amerikalıların şiddet içeren süper kahraman çizgi romanlarına anlamsız düşkünlüğünden pek hoşlanmıyorlar. Aslında, benzer görüşte herkesten daha hoşnutsuzum!!! Yine de Avrupalı hayranlar, dar kafalı bir Amerikalı olduğumu bilerek, nehir teknesi imha sekansıyla Varyemez’i acımasız, yenilmez bir Amerikan süper kahramanına dönüştürmeye çalıştığımı düşündüler! Ancak bu sahneler, gerçekte ne olduğunu gösterdiğim anlamını taşımıyordu; Varyemez’in cesaretinin ve ihtişamının zirvesindeyken ne kadar efsanevi bir karakter haline geldiğini göstermeyi amaçlıyordu. Hikâye on yıllar boyunca defalarca anlatıldı ve ayrıntılar her seferinde biraz daha abartıldı. Anlatı metni bunu ima etmek için yazılmıştır. Diyaloglarımın veya açıklamalarımın ne kadar doğru tercüme edildiğini asla bilemem, bu yüzden belki de Avrupalı okuyucular, kendi dillerindeki yayınlara dayanarak böyle haksız bir sonuca vardılar? Ya da sadece kötü bir hamle yapmışımdır? Ah, pekâlâ... bitti ve olduğu gibi kalacak.

Şimdi tüm bunları ele aldığıma göre, bunun, senaryonun ilk taslağının tamamen hazırlanmasından sonra editörüm Byron Erickson tarafından reddedilen serideki ikinci hikâye olduğunu kabul etmeliyim. Ah! İlk hikayem, Varyemez’in, bütün ailesiyle birlikte Dawson’da bir lokanta işleten Grandma Duck (Vakvak Nine) ile buluşmasını içeriyordu. Bu ilk versiyonun bir noktasında, Vakvak Nine’nin eşi (Dabney Duck), güvenlik için Varyemez’in arazi tapusunu banka kasasına koymaya gidiyordu; Ama Goldie bunu Soapy’den öğrenmiş, onu pataklamış ve tapuyu ele geçirmişti. Goldie’nin bu versiyonda daha büyük bir rolü vardı, o ve Vakvak Nine arasında, klasik western filmi Destry Rides Again’den (1939) alınma bir dans salonu kızına karşı sınırcı eşi kapışması vardı —sinema tutkunu olarak saygı duruşlarımdan bir diğeri. Ancak Byron, Varyemez’in Yukon macerasının uygun şekilde dramatik olması için hayatındaki en zorlu, kötü, yalnız ve sefil zamanı temsil etmesi gerektiğini söyledi! İlk senaryomda Varyemez, çok sayıda arkadaşı ve destekçisi etrafında dönen bir hikâyede neredeyse yan bir karaktere indirgenmişti. Ve Byron haklıydı, her zamanki gibi! Bu yüzden bütün senaryoyu en baştan yazdım. Ancak önceki hikâyeden iki sayfayı, sizleri eğlendirmek için paylaşmaya karar verdim—ve toplum önünde küçük düşmek için!

🔍Altına ve Soğuğa Hücum🔍



2

Donald Amca - Yılbaşı Öyküleri 2

 Bilibililer, iyi yıllar diler...
7

Varyemez Amca'nın Hayatı ve Serüvenleri Bölüm 7 - Çölün Düş Zamanı Ördeği

Don Rosa Anlatıyor;

Bu hikâyenin giriş paneli, Varyemez’in hayatında atlamayı seçtiğim (Barks tarafından anlatılmıştır) bütün bir dönemle arada köprü görevi görüyor. Matilda’nın, ağabeyinin dünya seyahatleriyle ilgili kupür albümündeki fotoğraflar, Varyemez’in Pizen Bluff, Arizona’da altın arayıcılığı yaptığı yıllarına atıfta bulunuyor. O zamanlar, Varyemez’in hayatındaki bu dönemi anlatmak, dizimde pek çok batı tarzı maceraya yol açacakmış gibi görünüyordu.

Ayrıca giriş panelinde, Varyemez’in bir zamanlar “kurnazlıkla alt ettiğini” söylediği Dalton kardeşleri gösterdim. Birkaç yıl sonra “Pizen Bluff’ın İnfazcısı” başlıklı (Varyemez’in Amca’nın Hayatı ve Serüvenleri - Bölüm 6,5) macerada Varyemez’in Arizona günlerini ve Daltonlarla tanışmasını hallettim. (Bu arada... “Pizen”, yaşlı bir kovboyun konuşması gibi, Poison’ın (Zehir) kırsal kesimde kullanılan yanlış bir telaffuzudur.)


Çeviri: Lenard - Kontrol: SToktan - Balonlama: Mandos


Varyemez, eski bir Barks macerasında, “Sıçrayan bir kangurunun kesesinde Avustralya’nın Kalgoorlie kazılarına fırladım” diyordu. Çocukken, “Kalgoorlie”nin sadece saçma bir çizgi roman adı olduğunu sanıyordum. Ancak kendisinden beklendiği gibi Barks, kurmaca saçmalıklarla okuyucularını hafife almadı. Kalgoorlie, gerçekten de 19. yüzyılın sonlarında altına hücumun yaşandığı, bu hikâyede Varyemez’in zaman çizelgesindeki yerini oluşturan yerlerden biriydi.

Bu hikâye için yaptığım Avustralya araştırması sırasında, Aborjinlerin aslında diğer kültürlerden daha büyük bir tarih anlayışına sahip olduğunu fark ettim. Yerli bilge bir adamın, genç Varyemez’e geçmiş tarihin hazinelerine (entelektüel ya da maddi yönden) duyduğu meşhur saygısını kazanmasını sağlayacak başka bir mükemmel akıl hocası olacağını düşündüm. Barks’ın büyük macera destanlarının göze çarpan yönlerinden biri de hikâyesini gerçek tarihe dayandırmasıdır— belki de Varyemez’i sadece günümüzde yaşıyor görünen Donald’dan daha ilginç bir karakter olarak bulmamı sağlayan şey budur. Memleketim Louisville’de, şimdiye kadar tanıştığım nispeten az sayıda insan arasında, tamamen Barks’ın Varyemez maceralarına olan sevgilerinden dolayı profesyonel arkeolog veya tarihçi olan üç kişi bulmuş olmam inanılmaz. Acaba bugünün Amerikan çizgi roman okuyucuları büyüdüklerinde ne olmak isteyecekler? Profesyonel süper güçlü acımasız kanunsuzlar mı? (Şey... bu bile muhtemelen bir arkeolog olmaktan daha fazla kazandırıyordur.)

Özellikle bu bölüm için yaptığım araştırmalardan bulduklarımın, diyaloglarıma serpiştirdiğim Avustralya argosunun ve arka planlarıma eklediğim tuhaf Avustralya bitki örtüsü ve hayvanlarının ne kadar ilginç olduğu hatırlıyorum. Elbette okurlar, büyük bir yüzdesi hiç kullanılmadığından, bu öykülerdeki araştırma miktarının farkında değiller. İnternet bilgi selinden önceki o günlerde, eski usul bir yol izleyerek, kütüphaneleri arayarak, kimsenin bilmediği kitapları araştırarak, okuyarak, notlar alarak ve sonra vahşi bir kaz peşinde olduğuma karar verip tuttuğum bütün notlardan vazgeçerek bir ya da iki günümü harcayabiliyordum. Bu aşamada, Aborjin kültüründe uzman olan bir üniversite profesörüne uzun mesafeli aramalar yaptığımı ve ondan Düş Zamanı için bütün doğru isimleri ve efsaneleri aldığımı hatırlıyorum. Bir noktada, sanırım ona bir mitolojik figür için kullanılabilecek en iyi ismin hangisi olacağını sordum. Bana zaten dünyada sadece yarım düzine akademisyenin aradaki farkı anlayabileceği kadar bilgiye sahip olduğumu söyledi. Ben de Varyemez’in, Donald’ın ona kaybettiği madeni paranın “sadece bir on sent” olduğunu söylediğinde verdiği cevap gibi, profesöre “Yani?... Ne demek istiyorsun?” dedim.

2

Donald Amca - Tadımlık Öyküler 2

Bilibili Yavrucak, Zıbartan Teması © 2017 - 2021 Bilibililer