1

Cotton Kid 2 - Mississippi’de Şamata


Pamuk Donlu kahramanımız bu kez Mississippi'de soluksuz bir maceraya atılıyor. 

Oks03 çevirdi Mandos balonladı. Keyifli okumalar dileriz. 🙂




3

Varyemez Amcanın Hayatı ve Serüvenleri - Bölüm 6.5 - Pizen Bluff'ın İnfazcısı


Don Rosa Anlatıyor;

Bu 12 bölümlük orijinal Varyemez Amca’nın Hayatı ve Serüvenleri dizisine ilave olarak yaptığım 2. Bölüm. Seride genellikle bölüm 6.5 olarak bilinir.

Orijinal ilk 12 bölümü yaparken, Varyemez’in gençlik zamanlarıyla ilgili üç Barksiyan unsurla uğraşmayı es geçtiğimi çok iyi biliyordum.

İlki, Varyemez’in Pizen Bluff adlı Vahşi Batı kasabasında bir altın arayıcı olmasıydı (Varyemez Amca’nın 1959 tarihli 26. sayısındaki başlıksız bir Barks hikâyesinde anlatıldığı gibi). Başka bir unsur, eski bir altın arayıcısının bir zamanlar Varyemez’e “Kayıp Tahta Bacak Madenini” gösteren bir harita vermesiydi (Donald Duck 52, 1957), ancak - madenin tamamen yaşlı adamın hayal ürünü olduğunu düşünerek - Varyemez haritayı çöpe attı. Ve üçüncü kullanılmayan Barksiyan unsur, Varyemez’in bir zamanlar “Sadece zavallı bir yaşlı adam”da (Varyemez Amca, Four Color no: 386) böbürlendiği gibi, Vahşi Batının meşhur kötü adamları Daltonları kurnazlığıyla alt etmesiydi.

Hikâyenin tamamını, bu dizinin bir parçası olarak anlatmamaya karar verdim, çünkü bir başka “kovboy olarak genç Varyemez” hikâyesi olacaktı. Ve zaten bunlardan birkaç tane yaptım. Yani bu bir toparlama bölümüydü. Ama orijinal Varyemez’in Hayatı dizisinde bu bölümün önceden zaten aklımda olduğunun kanıtı olarak -Varyemez’in Dalton çetesiyle Pizen Bluff’ta karşılaşması gerektiğini biliyordum- bölüm 7’nin açılış panelinde gösterilen Matilda McVak’ın kupür albümü sayfalarına bakmanız yeterli.


Çeviri: Lenard - Kontrol: SToktan - Balonlama: Mandos

Bu hikayede genç Varyemez’i, gerçek hayattaki bazı Amerikan kahramanlarıyla, kötü adamlarla, bir şovmenle ve bir Amerikan yerlisiyle bir araya getirmeye karar verdim: Buffalo Bill ve Annie Oakley, Dalton Kardeşler, Phineas T. Barnum ve Esneyen Kişi adında bir yerli (Geronimo olarak bilinir). Editörün her zamanki ısrarı sonucu hepsinin siyah bir burnu olsa da, mümkün olduğu kadar gerçeğe uygun çizildiler. Her zaman olduğu gibi, tarihsel doğruluk için delice merakımı kullandım. Kısmen daha eğlenceli bir hikâye ortaya çıkacağını düşünmem yüzünden, ama aynı zamanda tamamen kişisel bir meydan okuma olacağı için. Bu nedenle, ilk önce bu tarihi figürlerin 1890’da Arizona’da olabileceğinden emin olmalıydım... ve neyse ki öylelerdi! Bill ve Annie uzun bir Avrupa turnesinden yeni dönmüşlerdi ve Barnum o yıl Batı’da bir tatildeydi! Dalton Kardeşler hâlâ iş üstündeydi. Ve Geronimo iddialara göre Florida’da bir rezervasyondaydı, ama belki birkaç aylığına kaçmıştır, ne dersiniz? Öyle değilse kanıtlayın! (Hayır, lütfen yapmayın.) Varyemez, bu bölümde başrolü, ana seride Varyemez’e Amerika’daki ilk işini veren kişi olarak en son bölüm 2’de gördüğümüz amcası Pothole “Angus” McVak’la paylaşıyor. 2. Bölümün sonunda, Pothole Amca’nın 19. yüzyılın sonlarına ait popüler “ucuz romanlar”ın ana yazarlarından/kahramanlarından biri haline nasıl geldiğini anlatmıştım; Bu bölüm, Pothole’ün bu kariyerindeki başarısını ve şöhretini içerir.

Bu hikâye iki maceranın daha ön bölümü olacaktı - Biri Varyemez’in Hayatı dizisinin başka bir bölümü olacak, diğeri ise ki son panellerde değinilen, Varyemez’in “Kayıp Hollandalı Madeni”ni günümüzde arayışı olacaktı. Sonunda Kayıp Hollandalı Madeni macerasını tamamladım (“Hollandalının Sırrı”. Don Rosa Kütüphanesi, Cilt 8), ancak Varyemez’in amcası Pothole’ün planlarını nasıl tamamladığının hikâyesini anlatmaya hiç vakit bulamadım. (Geçmişte geçen bölümün son sayfasında üstü kapalı söylenen- dünyanın ilk çizgi romanının icadı.)


Buffalo Bill’in Vahşi Batı Gösterisi
 

Sahtekârlar prensi P.T. BARNUM


ANNIE OAKLEY
Buffalo Bill’in ekibinden Annie Oakley (ya da gerçek ismiyle Phoebe Ann Moses), 1860 yılında Ohio-Dark County’de doğmuş, atıcılığı babasıyla gittiği avlarda öğrenmişti. Daha sonra “8 yaşında yaptığım ilk atışım, hayatımda yaptığım en başarılı atıştı!” diyecekti. Atıcılıkla kazandığı ilk para olan 200 dolar ile oturdukları evin borcunu kapatmıştı. Beyaz Adam’ın kökünü kuruttuğu Kızılderili kabilelerinden en ünlülerinden Sioux’ların efsanevi lideri Oturan Boğa’nın “manevi kızım” dediği Annie’nin atıcılıkta ününü duyan Frank Butler adlı atıcı, Annie’ye meydan okumuş, 25 atışın 24’ünü isabet ettirerek seyredenlerin hayranlığını kazanmıştı. Ancak Annie, 25 atışın 25’ini de isabet ettirince Frank can evinden vurulacak ve çift o tarihten sonraki 50 yılı birlikte geçireceklerdi. Annie’nin tarihe geçen başarıları arasında, kocasının dudakları arasındaki sigaranın külünü vurmak ya da elindeki bıçağı ayna gibi kullanarak, arkasındaki birinin elindeki iskambil kâğıdını 30 parçaya bölmek gibi inanılmaz nişancılık öyküleri vardı. 
Ancak Annie tarihe sadece keskin nişancılığıyla değil, kendisini bir başkasıyla karıştırarak “kokain için hırsızlık yapmakla” suçlayan haberi yayımlayan 55 Amerikan gazetesine açtığı davalarla da geçti. O güne dek kimsenin yapmadığı bir şeydi bu. Annie, davaları açmakla kalmadı, 54’ünü de kazanarak hatırı sayılır bir tazminatı da “anasının ak sütü gibi” cebine koydu. Annie sadece Amerikalıları değil, 1887’de Buffalo Bill’in kumpanyası ile İngiltere’ye gittiğinde, Kraliçe Victoria’nın tahta geçişinin 50. yılı şerefine yapılan atıcılık yarışmalarında İngilizleri de büyülemişti. Bütün hayatı erkeklerle eşitlik mücadelesinde geçen Annie’nin “kadınlara genel oy hakkı” mücadelesine uzak kalması şaşırtıcı olmalı. Annie’ye göre, sadece “iyi kadınlar” oy kullanabilirdi! Annie ve kocası Frank, 1926’da üç hafta ara ile hayata veda ettiler, yani bir anlamda “ölüm bile onları ayıramadı”.

KAYIP HOLLANDALI

Kayıp Hollandalı hikâyesi bir peri masalından öteye gidemese de pek çok kişi bu hazineyi bulmak adına risk alarak hayatlarını kaybetti.

Söylenti ise şu şekilde; 1840’larda Arizona’da bir altın madenini bir aile işletiyor ve çıkan altınları Meksika’ya satıyor. Fakat bunlar Apaçi kabilesi tarafından katledilmeden önce oluyor. Sağ kalan bir veya iki kişi ise Meksika’ya kaçıyor. Katliamın olduğu bölge hâKatliam Bölgesi olarak anılıyor. Efsane büyüyor ve pek çok kişi madenin yerini gösteren haritaların olduğunu söylüyor. Fakat orası artık lanetli bir bölge olarak kabul ediliyor ve altını almaya kimse yanaşamıyor.

1870’lerde Alman göçmen “Hollandalı” Jacob Waltz, kendi soyundan gelenler tarafından kurulan madeni tekrar keşfetmiş ve dağlara açılan gizli bir kapıyı keşfetmişti. Yanındaki partnerinin ise ya Waltz tarafından ya da Apaçi’ler tarafından öldürüldüğü rivayet ediliyor.
Jacob Waltz
Hollandalı, sağlığı artık iyice elden gitmişken madenin yerini, ona 1891 yılına kadar bakan komşusu Julia Thomas’a söylüyor. Fakat kendisi de madenin yerini elindeki kanıtlara rağmen tespit edemiyor ve kimse altın madeninin orada olduğunu ya da var olduğunu kanıtlayamıyor.

Pek çok kaynak madenin Phoenix dışında Weavers Needle civarında olduğunu tahmin ediyor. Bazı gruplar düzenli olarak bölgeyi ziyaret ediyor fakat Ulusal Park Müdürlüğü ziyaretçileri zeminin ve bölgenin güvenilmez olduğu konusunda uyarıyor.
Superstition Mountains (Batıl Dağlar)

11

Muhteşem Yazlar - Bölüm 3 - Küçük Hanım Esterel


Bu sayıda 1962'ye dönüyoruz. Falderault ailesinin Renault 4'leri ile çıkacakları ilk yaz tatiline...

1962'de, genç Faldérault ailesinin (Pierre ve Maddie) henüz iki çocuğu var (Nicole ve Julie). Maddie’nin babası, şapka dükkanının satışından gelen paranın bir kısmıyla onlara yeni bir araba hediye ediyor ve bu jeste karşılık, Maddie'nin ailesi de yaz tatili için aileye katılıyor. Başta bu iyi bir fikir gibi görünse de ortaya başka birçok zorluk çıkacaktır. Pierre’in güneye doğru sürme ve yol onları nereye çıkarırsa oraya gitme yöntemi, otoriter büyükannenin güvenilir Michelin Rehberi'ne tosluyor. Bakalım ailemiz her şeye rağmen keyifli bir tatil geçirmeyi başaracak mı?


Alternatif Link



Çizgi romanda geçen şarkıları, hiçbir fedakârlıktan kaçınmayıp
siz değerli bilibiliseverler için albüm haline getirdik.

   

3

Mavi Ceketliler 12 - David


29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!

Mavi Ceketliler bir tarih kitabı olmamasına rağmen, seride işlenen konular tarihi gerçeklere dayanmaktadır. Örneğin, bu sayıda geçen David gerçekten vardı ve bu hikâyede açıklanan prensiplere göre çalıştı. Ancak gerçek David ve kız kardeşinin gemilerinin burada gösterilenden çok daha az etkili olduğunu belirtmekte fayda var. Bizim hikâyemiz kadar eğlenceli olmasa da, yaratıcılık, cesaret ve azim anlamında büyüleyici olan gerçek hikâyelerini okumanızı yürekten tavsiye ediyoruz. 

Çeviri: Oks03
Balon: Mandos
Son Ütü: Lenard


Yandex'de kota uyarısı alanlar için MEGA linki:



Denizaltılarla ilgili bir slide için: Tıklayınız

1

Renaud Dillies - Baloncuklar & Sepet


Baloncuklar ve Sepet, tuhaf bir küçük kitap. Özünde, yazma üzerine, daha doğrusu ilham ile ilgili bir kitap.

Charlie, bir kitap yazmaya çalışan yalnız, utangaç ve konfor alanından dışarı çıkmayı pek sevmeyen beyaz bir faredir. İlk sayfayı açtığımızda, bize yalnız hayatının ne kadar harika olduğunu söylüyor. Sanki kendisini de buna ikna etmeye çalışıyormuş gibi. Bütün yazma arzusuna rağmen, Charlie’nin bir sorunu vardır: kendisini birden önündeki boş kâğıda bakarken bulur. Endişe ile donmuş, masasının başında felç geçirmiş gibi kalakalır. Kaleminden hiçbir şey çıkmaz... İşte bu sırada penceresine, kendisini Bay Yalnızlık olarak tanıtan ve Charlie ne zaman yalnız hissederse belireceğini söyleyen mavi bir kuş konuyor. Bay Yalnızlık, Charlie’yi zorlayarak içine sıkışıp kaldığı baloncuktan çıkması, etrafındaki dünyayı fark etmesi, şüphe ve korkularını aşması ve varoluşsal amacına ulaşması konusunda teşvik ediyor. 

Renaud Dillies, Charlie özelinde ilginç bir fikir ortaya koyuyor: ilham bazen korkutucu, kaçınılması gereken bir şeydir. Yazar tıkanıklığı, fikir eksikliği kadar korkunun da bir sonucudur. Durum, karikatürist Lynda Barry’nin yaratıcılığı yok ettiğini düşündüğü iki sorusunun cevabını aramaya dönüşür: “Bu iyi mi? Yoksa çok mu berbat?” Bir sanatçı, bir çalışmanın yaratacağı potansiyel etki ve yaratım sürecini aynı anda düşünemez. Bu tema kitapta bize dönme dolabın sembolize edilmesiyle sunuluyor; Charlie’nin yükseklik ve düşme korkusuyla. Charlie genellikle iki korkunun arasında sıkışıp kalıyor. Ve dönme dolap gibi fikirleri de olduğu yerde dönüp duruyor, hiçbir yere varmıyor.

Güzel bir şey yaratmak zaman zaman zor ve hatta acı vericidir, özellikle de sanatçı, eserinin diğer yaptıkları kadar güzel olup olmadığını anlamaya çalışırken çok zaman harcıyorsa. İki sorunun yanıtları her zaman başkaları tarafından yapılmalıdır ve bu ne kadar sancılı olsa da bir sanatçının üretken olabileceği tek yoldur. Dillies, korkuyu kucaklamanın, bunun üstesinden gelmenin ve bir balonu üfleyen bir çocuk olmanın ya da kâğıda bir şeyler karalamanın basit hissine geri dönmenin tek yol olduğunu öne sürüyor.

Dillies’in antropomorfik tarzı oldukça tanıdık, George Herriman (Krazy Kat) ile çağdaşı Lewis Trondheim’ın bir karışımı gibi. Ama aynı zamanda St. Exupery’nin büyülü klasiği “Küçük Prens”i andırıyor. Kapağa bakınca çocuklar için olduğunu düşünebilirsiniz, bana kalırsa bu kitabı yetişkinler için bir masal olarak tarif etmek doğru olacaktır (yine Küçük Prens gibi). Özellikle hayatında yalnız zamanları olmuş ve sanatsal yaratım tıkanmalarıyla boğuşmuş yetişkinler için. 

İlk başta, başlığın karakterlerin isimlerine atıfta bulunduğunu düşündüm, ancak bunlar aslında yaratıcılığın doğası ve sanatçı olmanın anlamı üzerine metaforik bir ifade.


Çeviri: Lenard
Balon: Mandos
 SToktan üstada yardımı için teşekkür ederiz :)





Renaud Dillies’in Bilibililer’deki diğer eserleri:
   

Bilibili Yavrucak, Zıbartan Teması © 2017 - 2026 Bilibililer